Kemal Toprak Uçar, 2015

1996 yılında annemlerin aldığı Pentium 166 MHZ işlemcili o bilgisayarda, Twinsen’s Odyssey oyununu ilk kez oynadıktan sonra demiştim şu bilgisayarla ilgili bir şeyler yapacağımı. 18 yaşıma geldiğimde, üniversite tercih formunda tercihlerimin 15'inden 11’i bilgisayar mühendisliğiydi. Açıkça söylemek gerekirse, yaklaşık 4000 kişi kayma ile Marmara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümüne yerleştim. Hayallerimden biri olan İstanbul’da okuma şansını yaşadığım için büyük bir mutluluk hissediyordum ama diğer yandan da bütün arkadaşlarım Avrupa yakasındaki okullara yerleştiği için bir burukluk da yok değildi.

Yoğun bir çalışma süreci olan üniversiteye hazırlanma sürecinden sonra herkesin hazırlık okumasını şiddetle tavsiye ederim. 18 yaşına kadar hayalini kurduğum gerçek programcılık hayatıma Java ile başladım. Ayrıca bunun büyük bir avantaj olduğunu da 3. sınıfta öğrenecektim. Sonrasında C, Data Structures derken kendimi bilgisayar dünyasının ortasında buldum. Uzun bir süreç olan staj bulma işleminden sonra, Cargill’de hayatımın ilk mühendislik deneyimini yaşamaya başladım. Orada o kadar çok şey öğrendim kurumsal anlamda, ki hala o öğrendiklerimin faydasını görüyorum diyebilirim. Hatta IT müdürümle hala düzenli halı saha maçlarına gitmekteyim, bu da cabasıdır...

Arada geçen bir yıllık Paris macerasından sonra kaldığım yerden, 3. sınıftan devam etmeye başladım bölüme. Bilgisayar mühendisliği için 3. sınıf bence bir dönüm noktasıdır, çünkü burada 2 yılda öğrendiğin her şeyin uygulamasına geçmeye başlarsın. 3. sınıfın sonunda Borahan Tümer’in aracılığıyla, Almanya’da Fraunhofer şirketinde staj ayarladım. Sunum hazırlama esnasında şirketle ilgili bilgi toplarken, mp3 formatının icat edildiği yerde staj yaptığımı öğrenip, donup kalmıştım. Sonrasında son seneye geldim. Eğitim hayatımın en yoğun senesi olmasına karşın, en yüksek ortalama yaptığım sene olan 4. sınıfımın da ayrı bir yeri vardır bende. Özellikle bölümün en son dersi olan Microprocessor dersinde aldığım zevki hayatımda hiçbir dersten almamış olabilirim.

Yukarıdaki kısımda bahsetmedim ama bu bölüm bir aile gibidir. Diyeceksiniz ki çok klişe, bütün üniversiteler aynı şeyi söyler. Heyecanlı heyecanlı sunum yaptığım hocamı, Paris’te bir hafta ağırladım, “sınavda bunlar da çıkar mı hocam eheheh” dediğim hocamla gezi programı hazırladım. Bu bölüm, bana öğrenebilme yeteneğini fazlasıyla verdi. Zaten şu 4 yılda kaç tane programlama dili öğrenmişsiniz, ya da kaç defa staj yapmışsınız o kadar önemi yok, öğrenme işini ve problemi anlama-çözebilme işini gerçekten kavrayabildiyseniz, bütün mesele bitmiş demektir. Bundan sonrası sizin azminizle ve işinize olan bağlılığınıza kalmıştır.

Kısacası, ben Marmara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nde iyi ki okumuşum diyorum, bu şansı bana verseler gerçekten bir daha burayı seçerdim. Çünkü burada gördüğüm bu sıcak ortamı riske atmayıp aynı tercihi gözüm kapalı yapardım.

Kemal Toprak Uçar
Senior Data Scientist, Afiniti

 


Bu sayfa Computer Engineering tarafından en son 31.07.2020 22:41:14 tarihinde güncellenmiştir.

HIZLI ERİŞİM